Bakan Fidan: İsrail kınamalara kulak vermiyor; Somut adımlar için harekete geçmenin zamanı geldi
Fidan, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Pir Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Doha’da yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Gazze’deki saldırılara ilişkin İslam dünyası olarak ortak hareket ve birlik içinde hareket etmeleri gerektiğini vurgulayan Fidan, Abu Dabi, Tahran, Beyrut, Cidde ve Kahire’de temaslarda bulunduğunu belirtti.
Fidan, “Bu trajediyi sona erdirmek için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Cumhurbaşkanımız bu gözyaşlarını ve savaşı durdurmak için bölge başkanları ve dünya liderleriyle diplomasinin yavaş temposunda yoğun bir şekilde çalışıyor.” Bölgenin tam anlamıyla bir dönüm noktasında olduğuna dikkat çekti.
Mevcut konjonktürün ya daha büyük bir savaşa ya da daha büyük bir barışa yol açacağına işaret eden Fidan, görüştüğü tüm muhataplarının, bunu kamuoyuna açıklamasalar da, bu kararlılığı paylaştıklarını söyledi.
Hem taraflara hem de bölge dışı aktörlere sağduyu aşıladıklarını belirten Fidan, “Bazıları yangını körüklüyor. İsrail’in dayanışma adı altında işlediği suçları teşvik edenler bu suça ortaktır.” değerlendirmesini yaptı.
‘Somut adımlar için harekete geçme zamanı geldi’
Mevcut krizin coğrafi olarak yayılmasının engellenememesi durumunda tüm dünyayı çok daha kötü günlerin beklediğini vurgulayan Fidan, “Filistinlilere karşı işlenen bu suçları her zaman eleştirdik ama aynı zamanda kınayarak veya adil bir şekilde suçlayarak hiçbir yere varılamayacağını da görüyoruz. İsrail yıllardır kınamalara kulak tıkamaya, istediğini yapmaya devam ediyor. Artık somutlaştı.” “Harekete geçme zamanı geldi.” dedi.
Fidan, Filistin meselesinin adil bir siyasi analizi yapılmadan bölgede kalıcı barış ve istikrarın tesis edilmesinin mümkün olmayacağını belirterek, şöyle devam etti:
“İsrail, kalıcı güvenlik ihtiyacını silahla, şiddetle, baskıyla karşılayamayacağını bilmelidir. Bugünün sözde zaferleri, yarın daha büyük hizmetlere yol açacaktır. Her zaman söylediğimiz gibi çözüme ulaşmanın tek yolu, barışın hayata geçirilmesinden geçmektedir.” Başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğü olan, 1967 sınırlarına dayalı, bağımsız ve egemen bir Filistin devleti. Biz, garantör mekanizmasını somut bir teklif olarak gündeme getirdik. Türkiye dahil bölgedeki Müslüman ülkelerin de Filistin’e destek vermesini istiyoruz. Bölgesel sahiplenme anlayışıyla oluşturulacak bu sistem, İsrail ve Filistin’in yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini denetlemeli, gerekirse tarafları bu konuda zorlayabilmelidir.
Katar’ın Filistin konusunda üstlendiği rol ve sorumluluğu büyük önemsiyoruz. Katar, Gazze’deki insani durum bağlamında şu ana kadar çok yapıcı ve özverili bir rol oynadı; Katarlı kardeşlerimizin son dönemde rehineleri serbest bırakma çabaları da takdire şayandır. “Türkiye ve Katar olarak gelecekte de yakın işbirliği ve istişare içinde olmaya devam edeceğiz.”
‘Daha büyük bir felaketin sessiz habercisiydi’
Öte yandan bu kez krizin büyüklüğüne ve ortaya çıkabilecek olası risklerin boyutuna ilişkin Fidan, şunları kaydetti:
“Daha önceki Gazze krizlerinden farklı olarak temaslarım sırasında edindiğim izlenim, bölgede siyasi çözümün artık ertelenmemesi ve bunun bir zorunluluk olduğu konusunda çok yüksek bir farkındalık ve uzlaşının olduğu yönünde. Bildiğiniz gibi son yıllarda. İki devletli çözüm önerisi bir nevi rafa kaldırılmış durumda.” “Bunun artık yeni normal haline geldiğini, Filistin sorununun çatışma ve dram olmadan pek gündeme getirilmediğini gördük. Aslında bu daha büyük bir felaketin sessiz habercisiydi. Ancak bizim bundan haberimiz yoktu.”